Japonya’ya hiç gitmediyseniz ancak her zaman gitmek istediyseniz, Tokyo başlamak için mükemmel bir yer. Bu 5 günlük seyahat planı özellikle ilk kez gelen ziyaretçiler için hazırlanmıştır. Ancak daha önce seyahat etmiş olsanız bile burada faydalı ipuçları bulacaksınız. Eğlenceli ve unutulmaz bir Tokyo macerası için bizi takip edin!
Fotoğraf: Jezael Melgoza, Unsplash üzerinden
Tokyo’ya Giderken Bilmeniz Gerekenler Nelerdir?
Tokyo’nun Çekici Yanları Nelerdir?
Tokyo, yüzyıllık tapınakların modern gökdelenlerin yanında durduğu nadir şehirlerden biridir. Sabahları Tokyo’nun en eski tapınağı olan Senso-ji’yi ziyaret edebilir, öğleden sonra ise Akihabara’da elektronik alışverişi yapabilirsiniz. Şehir, Shinjuku Gyoen gibi huzurlu bahçelerden Shibuya’nın gece hayatına kadar her şeyi sunar.
Para ve Ödeme Yöntemleri
Japonya, Japon Yeni (JPY) kullanır. Tokyo’da birçok büyük mağaza, tren istasyonu ve otel kredi kartı ve Suica veya Pasmo gibi IC kartlarını kabul eder. Ancak birçok ramen dükkanı, pazar tezgahı, tapınak ve küçük işletme hala yalnızca nakit kabul etmektedir. Günlük kullanım için en az 10.000–20.000 ¥ (yaklaşık 70–140 $) nakit taşıyın.
Temel Görgü Kurallarını Öğrenin
Japonlar kibardır, bu yüzden Tokyo’yu ziyaret ederken bunu taklit etmeye çalışın. Ne de olsa orada sadece 5 gün kalacaksınız. Evlere, tapınaklara ve diğer geleneksel konaklama yerlerine girmeden önce daima ayakkabılarınızı çıkarın. Halka açık yerlerde veya trenlerde yüksek sesle konuşmayın ve teşekkür ederken veya yeni biriyle tanışırken hafifçe eğilin.
İnternet Bağlantısı
Tokyo’da ücretsiz ve halka açık Wi-Fi, ülkenizdeki kadar yaygın değildir, bu yüzden internet bağlantınız için buna güvenmeyin. Bunun yerine, Yoho Mobile’dan ücretsiz bir eSIM deneyin! Tokyo’da yakalamak isteyebileceğiniz etkinliklerden daha iyi haberdar olacak, bağlantıda kalacak ve güncel bilgilere sahip olacaksınız. Yanınızda onunla seyahat edemeyeceğinize karar verdiğinizde, alışverişlerinizde %12 indirim için YOHO12 promosyon kodumuzu kullanabilirsiniz!
Tokyo, Japonya’da 5 Gün Nasıl Geçirilir?
Tokyo’daki ilk gününüze şehrin en büyük yeşil alanlarından biri olan Yoyogi Park’ta rahatlatıcı bir yürüyüşle başlayın. Sabah yürüyüşü veya rahat bir piknik için harika, sakin ve sessiz bir yerdir. İlkbaharda ziyaret ediyorsanız, güzel kiraz çiçeklerinin tam açmış halini göreceksiniz.
Sadece kısa bir yürüyüş mesafesinde, Meiji Jingu Tapınağı ziyaretçilere huzurlu bir orman ortamı ve otantik bir kültürel deneyim sunarak başka bir dünyaya adım atmış gibi hissettiriyor. Tokyo’nun en önemli Şinto tapınaklarından biridir ve Japonya’nın modernleşmesine yardımcı olan İmparator Meiji’ye adanmıştır.
Fotoğraf: aestelle, Unsplash üzerinden
Omotesando, Tokyo’nun en şık ve dikkat çekici semtlerinden biridir ve ilk gününüzde ziyaret etmek için harika bir yerdir. Bazı insanlar burayı ağaçlıklı caddelerine atıfta bulunarak “Tokyo’nun Champs-Élysées’si” olarak adlandırsa da, sizi temin ederiz ki bu bölgenin kendine özgü bir karakteri vardır.
Omotesando Hills’deki Dior ve Issey Miyake gibi önemli ve ünlü markalardan, Japon oyuncakları alabileceğiniz Kiddy Land gibi daha eşsiz dükkanlara kadar ziyaret edilecek pek çok mağaza bulunmaktadır. Ardından, Aoyama Flower Market Tea House gibi sakin bir kafede oturabilirsiniz. Bu, bir çiçekçinin içine gizlenmiş küçük bir kafedir ve burada taze çiçekler arasında keyifli bir çay içebilirsiniz. Daha kültürel bir ziyaret yapmak isterseniz, etkileyici sanat koleksiyonunu ve huzurlu bahçesini görmek için Nezu Müzesi’ne uğrayabilirsiniz; burası rahatlatıcı ve ilham verici bir yerdir.
2. Gün: Shibuya ve Yakın Çevreleri
Pek çok kişi Shibuya’yı Tokyo ile özdeşleştirir, tıpkı New York’u düşündüklerinde Manhattan’ı hayal ettikleri gibi. Bu semtin enerjisi o kadar yüksektir ki ayrıldıktan sonra bile sizinle kalır. Sonuçta, Tokyo’nun gece hayatı, moda ve genç kültür merkezidir.
Shibuya’daki en ikonik yerlerden biri bir bina değil, bir yaya geçididir. Ancak aldanmayın, bazı günler aynı anda 3.000’e kadar insan geçidi kullanır! Bu kadar kalabalık ve kaotik olduğu için uzaktan izlemek daha iyidir. Bunun için en iyi nokta, havadan bir görünüm elde etmek için Shibuya Sky veya yakından görmek için karşı caddede bulunan Starbucks Tsutaya’dır.
Shibuya’daysanız mutlaka ziyaret etmeniz gereken bir diğer çok ünlü nokta ise Hachiko Heykeli’dir. Bu, Japonya’nın en inanılmaz ve yürek burkan hikayelerinden biridir ve sadık köpeğe güzel bir saygı duruşudur. İstasyonun yakınında elverişli bir konumda olduğu için fotoğraf çekmek ve buluşmalar için çok popüler bir yer haline gelmiştir.
Fotoğraf: Timo Volz, Unsplash üzerinden
Shibuya Scramble Square muhtemelen tüm Shibuya’nın en ikonik manzarasıdır, ancak sadece manzaradan ibaret değildir; aynı zamanda keşfedilecek sayısız yemek seçeneğiyle bir yemek tutkunu cennetidir. Yerel bir şeyler arıyorsanız, Ichiran veya Afuri gibi ünlü ramen noktalarına gidin. Ichiran Ramen, lezzetli domuz kemiği suyu ramen olan Tonkotsu ile ünlüdür. Yalnız seyahat etseniz bile atmosfer mükemmeldir, zira birçok müşteri oraya yalnız gider. Afuri Ramen’de, imzaları olan yemekleri Yuzu Shio Ramen’dir; temiz, narenciye aromalı, narin lezzetli bir et suyu olup genellikle tavuk chashu, nori ve bambu filizleri ile servis edilir.
Hala Shibuya’dayken, Shimokitazawa gibi yakınlardaki semtlerden birine mutlaka uğramalısınız. Burası sadece kısa bir tren yolculuğu uzaklığında ve bir öğleden sonra keşfetmek için mükemmeldir. Haigh & Ashbury gibi ilginç vintage dükkanlarıyla doludur; bu dükkan, 1960’ların Amerikan ve Avrupa giysilerinde uzmanlaşmış olup, deri ceketler ve antika elbiseler gibi özenle seçilmiş ürünler sunar. Ayrıca, kitapların yanı sıra her türlü tuhaf şeyi bulabileceğiniz Village Books da var. Wasabi diş macunu, lastik tavuklar ve retro anime ürünleri gibi akla gelmeyecek şeyler, hepsi aynı rafta.
3. Gün: Tokyo’nun Gelenekleri ve Gizli Kalmış Cevherleri
Şimdi Tokyo’daki bir başka modern ve ‘geek’ bölgesine geçelim. Oradaki otaku’lar, Akihabara’dan başka bir yerden bahsetmediğimizi bilecektir. Üçüncü gününüze başlamak için kesinlikle eğlenceli bir yol ve Tokyo seyahat planınızda kaçırmamanız gereken bir yer. Anime, manga ve elektronik hayranları için bir cennettir; Yodobashi Camera gibi havalı cihazlar sunan mağazaları ve Mandarake’nin sonsuz koleksiyon rafları bulunur.
Orada gerçekten eşsiz bir şeyler yapmak istiyorsanız, @Home Cafe gibi bir Maid Cafe’yi ziyaret etmeyi düşünebilirsiniz. Orada, sevimli Japon kadınlarının size sevimli yiyecek ve içecekler servis ettiği, hizmetçi kıyafetleri giymiş olarak eşsiz bir deneyim yaşayabilirsiniz.
Akihabara’nın tüm yüksek enerjisi ve inanılmaz manzaralarından sonra, Tokyo’nun en ikonik, sevilen ve tarihi kamusal alanlarından birinde serinletici bir yürüyüşe ne dersiniz? Ueno Parkı, başlangıçta Kaneiji Tapınağı’nın arazisinin bir parçasıydı, ta ki 1873’te Japonya’nın ilk halka açık parklarından birine dönüştürülene kadar. Ve burası sadece herhangi bir halka açık park değil; o kadar büyük ki birden fazla müze, hayvanat bahçesi, tapınak ve birkaç gölet barındırıyor. Birkaç seçeneğiniz mevcut.
1882’de kurulan ve aslında Japonya’nın en eski hayvanat bahçesi olan Ueno Hayvanat Bahçesi’ni ziyaret edebilirsiniz. Pek çok türün yanı sıra pandaları da görebileceğiniz için çocukların ve yetişkinlerin favorisidir. Sanat ve tarihten hoşlanıyorsanız Tokyo Ulusal Müzesi’ni veya büyüleyici sergilere sahip olan Ulusal Doğa ve Bilim Müzesi’ni de ziyaret edebilirsiniz. Binaları keşfetmeseniz bile, parkın yoğun şehirden küçük bir kaçış gibi hissettiren rahatlatıcı bir atmosferi vardır, bu yüzden Tokyo gezi planınıza eklemeye değerdir.
Fotoğraf: Andy Holmes, Unsplash üzerinden
4. Gün: Shinjuku Bahçeleri, Gökdelenler ve Gece Hayatı
Tokyo’nun en iyi havadan görünümünü elde etmek istiyorsanız, helikopter turu dışında bir sonraki en iyi seçenek Tokyo Metropolitan Hükümet Binası’nı ziyaret etmektir. Binanın kendisi benzersiz mimarisi, yüksekliği ve ikonik statüsüyle etkileyicidir. Ancak ana cazibe oradadır. Sadece gözlem güvertesine çıkmanız ve gözlerinizin önündeki manzaraya hayran kalmanız yeterlidir. Tamamen ücretsiz olması önemli bir avantajdır. Açık bir günde, uzakta Fuji Dağı’nın silüetini bile görebilirsiniz. İstediğiniz kadar zaman ayırın ve bol bol fotoğraf çekin. Tokyo seyahat planınızda hala biraz zaman olduğunu unutmayın.
Fotoğraf: Fumiaki Hayashi, Unsplash üzerinden
Daha önce ramen yemiş olabilirsiniz, ancak Japon mutfağı bundan çok daha çeşitlidir. Yakitori gibi daha doyurucu ve etli bir yemek arıyorsanız, Fuku Yakitori harika bir seçimdir. Pastırma sarılı kuşkonmaz veya tavuk köfteleri gibi inanılmaz yemekler sunar ve rahat atmosferiyle unutulmaz bir ziyaret sağlar. Ayrıca, taze ve yüksek kaliteli seçenekler sunan yerel bir favori olan Umegaoka Sushi no Midori de var. Ginza, Shibuya ve Umegaoka’da birden fazla şubesi bulunur ve hepsi aynı inanılmaz kaliteye ve lezzetli suşiye sahiptir.
Fotoğraf: Diego Pontes
Tokyo seyahat planınızı tamamlayacak otantik, eşsiz ve bütçe dostu bir deneyim arıyorsanız, sizin için harika bir seçeneğimiz var. Bir karaoke gecesi! Çoğu Batılı insan için bu fikir biraz garip gelebilir. Ancak Japonlar için karaoke barlar, ister arkadaşlarla, ister iş arkadaşlarıyla, isterse tek başına olsun, tam bir sosyal ve kültürel deneyimdir.
Harika bir şarkıcı olmasanız bile endişelenmeyin, önemli olan bu değil. Tamamen heves ve çabayla ilgili ve arkadaşlarınızla kaynaşmak için harika bir yoldur. Big Echo ve Golden Gai Karaoke Barları gibi yerler turistler için mükemmeldir. Big Echo, kiralayabileceğiniz klasik kabinlere sahip olup, rahat kanepeler, içecekler ve harika bir atmosfer sunar. Golden Gai Karaoke Barları ise tamamen farklı bir deneyimdir. Burası tek bir yer değil, içecekleri deneyebileceğiniz ve tüm barda şarkı söyleyebileceğiniz küçük yerel barlarla dolu bir caddedir.
5. Gün: Tokyo Seyahat Planınızı Tamamlayın
Bu noktaya kadar muhtemelen önemli yerlerin çoğunu ziyaret ettiniz, ancak Tokyo’da seyahat planınızı tamamlayabileceğiniz Toyosu Pazarı gibi hala ilginç yerler var. Burayı ziyaret etmek için en iyi zaman sabahın çok erken saatleridir. Bu kulağa tuhaf gelebilir, ancak ünlü orkinos müzayedesini eylemde görene kadar bekleyin! Japonya’daki her şey gibi düzenli, ancak o kadar bulaşıcı bir enerjiye sahip, çok canlı bir süreçtir.
Müzayedenin ardından, lezzetli bir suşi kahvaltısı için açık hava pazarına gidebilirsiniz. Muhtemelen hayatınızda yediğiniz en taze suşi olacaktır, çünkü denizden yeni çıkmış balıklarla yapılır. Evet, sıralar uzun, ama kesinlikle değer.
Fotoğraf: e, Unsplash üzerinden
Bir başka tarihi yer de İmparatorluk Sarayı’dır. Tokyo’nun tam kalbinde yer alır ve mevcut imparator tüm ailesiyle birlikte orada yaşamaktadır. Elbette bu, iç kısımlarının çoğunun ziyarete kapalı olduğu anlamına gelir, ancak çevredeki bahçeleri keşfedebilirsiniz. İç saray arazisi yılda sadece iki kez, 2 Ocak’ta Yeni Yıl Tebriki ve 23 Şubat’ta İmparator’un Doğum Günü’nde halka açıktır. Bu günlerde istediğiniz her yeri keşfedebilir, hatta imparatorluk ailesini balkonda görebilirsiniz.
Örneğin Doğu Bahçeleri tamamen ücretsizdir ve Ninomaru bahçesinin ve Edo Kalesi temellerinin kalıntılarını (halılar, devasa taş duvarlar ve bekçi kulübeleri dahil) gezebilirsiniz. Ayrıca, Tokyo’nun en çok fotoğraflanan yerlerinden biri olan Nijubashi Köprüsü de var. Burayı geçmek için, İmparatorluk Sarayı Ajansı web sitesinden rezervasyon yaptırabileceğiniz rehberli bir tura katılmanız gerekmektedir.
İmparatorluk Sarayı’na yakın, ziyaret etmek isteyebileceğiniz iki önemli tapınak bulunmaktadır. Bunlardan biri, yaklaşık 1300 yıllık bir geçmişe sahip antik bir yapı olan Kanda Myojin Tapınağı’dır! Zenginlik ve iyi şans tanrısı Ebisu da dahil olmak üzere üç güçlü tanrıyı barındırır. Bu durum, onu öğrenciler ve hatta başarı için dua etmeye gelen BT profesyonelleri arasında oldukça popüler hale getirmiştir. Çünkü kodun bazen çalışması için ilahi müdahaleye ihtiyaç duyduğu konusunda hepimiz hemfikiriz.
İkincisi ise, Jodo mezhebinden görkemli bir Budist tapınağı olan Zojo-ji Tapınağı’dır. Tokyo Kulesi’nden bile görülebilen, görsel olarak çok çarpıcı bir yapıdır. Orada göreceğiniz en etkileyici manzaralardan biri, 1622 yılına dayanan Sangedatsumon adlı devasa ahşap kapı ve 6 Tokugawa şogununun mozolelerini barındıran mezarlıktır.
Son Sözler
5 gün ne kadar da hızlı geçti, değil mi? Tokyo, ne sıklıkta ziyaret ederseniz edin sizi cezbeden büyüleyici bir şehirdir. Özellikle ilk kez geliyorsanız ve nereden başlayacağınızdan emin değilseniz. Bu 5 günlük seyahat planının size yardımcı olduğunu ve gezinizi planlamanıza destek olduğunu umuyoruz. Unutmayın, onu kendi zevkinize göre ayarlamayı ve kişiselleştirmeyi!